Popüler Yayınlar

Bu Blogda Ara

3 Ocak 2012 Salı

yine başlık yok

ne yazıcagını bilmeyince insan başlıkta olmuyo..yazmadıgım için böyleyim diyorum bazen .yazmadıgım için unutuyorum,yazmadıgım için kızıyorum yazmadıgım için rahatlayamıyorum tepkilerim kendime bile büyük oluyo.konuşmuyorum da.ayten ablamdan başka kimseyle konuşmuyorum.anlatmıyorum susuyorum duruyorum bekliyorum ve sonra tabiki normal bir insan gibi patlayıp,anlamayana anormal tepkiler veriyorum.anlamicagına inandıgım emin oldugum insanlara konusmadım ki ben hiç.çırpınarak anlatmayı denemedım.dinledim çare buldum ve mükemmel sorun çözücü olarak herkesin hayatında yer edindim.kimse anlamadı bilgece ve ince ince ördüğüm zırhımın altında ki,sessiz ama atak düşüncelerimi..patlamayı bekleyen ruhum gibi akıyor ve aktıkça yüreğimi paramparça ediyor..bir arzu hücresi gibi hissediyorum kendimi.arzularıyla gelip gerçekleştirip gidiyorlar.ama benim arzularıma cevap veren yok ,neden çünkü aybikenin arzusu yok.e olmaz tabi taş o.niye olsun ki.hayat hep güzel ona.takmaz hiçbişeyi umursamadan yaşar hayatı.yoktur hiç sorunu uzaydan geldi o.güler geçer..
kahkahanın bozulması ve hüzne çevrilmesi için akıl almaz çaba sarfedenlerle yaşıyoruz.bunları bilirkende bişeyler beklemek yanlış aslında.bekledikçe üzülür üzüldükce büzülürsün.yasada kural da kanunda bu.
ben yanlışlıklara kahpeliklere hatalara vurdumduymazlığa hepsine alışkınım,hepsini aptal taklidi yaparak izliyorum..gercekten aptal olmayı ve anlamıyo olmayı dileyerek,farkında olmamın bana acı cektırmesıne izin vererek izliyorum.ama ne yapacagını bilememe noktasına gelince takılıp kalıyorum.bugün sadece iyi degılım cumlemın arkasından samet 'bükü sün sen,bikere sinirlenince hiç güzel hatun gibi olmuyosun sana manyak manyak gülmek yakısıyo ne siniri ne kötülüğü siktir et sen istedigin herseyı yaparsın yeterki iste'dediğinde işte dedim sorun.istediğimi mi yapıyorum,yada ne istediğimi biliyomuyum.hırsım sinirim neye kime.onlaramı yoksa bu ültiması veren kendimemi.nasıl cıkarıcam bilmiyorum ki.boş boş cümle dogrumu yanlısmı anlamadan yazıyorum sımdıde.klavyeden çıkarıyorum işte.insanların benden hayatım boyunca hep fazla seyler beklemesınden de sıkıldım.neyim ki ben.halledemiyorm işte ya bu kadar basit.üstümde ki bu psikolojiyi alın benden artık.beni bunaltan cıldırtan kendimden cıkaran bı olayı ,kendimi unutarak yüzümü karakterimi hiçe sayarak belki 3 gün önce bana sorsalar  yanlış diyecegım bı sekılde çözdüm.çözdüm ve gülümsedim.rahatladım.allah belanı versın diye bı mesaj aldım.ve gülücük yollayarak cevap verdim.şimdi bunu kime nıye acıklamak zorundayım.yaptıgım seylerin hesabını kendımden baska kımseye vermek zorunda deılım.yaptım ve yaptım mutluyum bu kadar.işte bu noktada cidden umursamazım ben.umursamadım da..mutluydum çok hemde...dum...neden hiç haketmedıgım şekilde düşüncesizce insafsızca 5 yaşındaki bir çocuk,yada tam bir fitne arkadas gibi davranılarak bu mutlulugum elımden alındı.nasıl yaptıgım hersey bır anda paramparca edıldı.içimdeki bu huzuru alanı asla ama asla affetmicem.ne sinirim geçicek ne kararım değişicek..konusmak istemıyorum işte cunku hıcbır bahane kabul etmıyorum.kabul etmedıgım bahaneleri duymamak içinde o telefonu acmıyorum.acmicam ve konusmıcam.benım kafamda bıten bi şey bıtmıstır.ve bı sekılde bu olayı toparlicam ve sadece kendimi rahatlatıcam yeniden..yine kendimle güçlenicem.kendimi kendim ayaga kaldırıcam.bunu basarıcam..inanıorum.ama telafisiz hata yapanı da unutmicam.benim canımı yakan kimseye yer yok hayatımda.olmicak ta asla.bu sacma sapan sesli düşünme ve kendiyle hesaplaşmaya dönük yazıyıda sadece bu blog sayfasında okuyup okuyup bugünlerdeki kendimi yorumlamak için yayınlıyorum.

21 Aralık 2011 Çarşamba

başlığı yok

sessiz bi nefes bi dokunuş hissedersin bedeninin her zerresinde..çıglıklar yükselir ruhundan..umuda,kayboluşa, belkiye, keşkeye dair..olumluyla olumsuzu ayırdedemediğin.hangisi daha dogru bilemezsin.canın öylesine yanar ve acıyla öyle bı bagdaşırsın ki, nedenini sorgulamaya gerek kalmaz.duyumsayamadıkça huzuru, geçici ve anlık mutlulukları bile hissedemezsin artık..bazen bi gemi olursun insanların sana yalnızca uzaktan bakabildiği ve sadece tahminlerde bulunabildiği bazense bi bardak, sürekli içindedirler bütün benliğini kaplarlar ama sadece bitene kadardırlar..sonu gelmeyen bir nehir olmaz hayatında.olamaz, belkide olduramazsın.zorladıkca bıkar bıktıkca zorlanırsın.git demek gel demenin önüne gecmişşe ne yaşamanın, ne de var oluşun bi önemi vardır.varoluşun sezgisel dokunuşlarıyla yetinmek zorundasın.bunu açıklamakta , anlaşılmasını saglamakta hayattaki en zor şey.vazgecersın hatta hıc denemezsin ve güldürürken gülmeye anlamıyo olmaya devam edersin.bu nokta da bi cokları ıcın baslayan hayat senin için bıtmiştir aslında.bunun farkındalıgı ise çekılmez olandır.ne kıtap çözer işini ne kalem.ne adımların ne de deniz.kendine itiraf etmekte zorlandıgın herseyle güclenmez ruhun erirsin..zirveye ama ters yöne.
korkuyorum ben.fazla yüzeyselleşmekten, ana ayak uydurmaktan ,benliğimi kaybetmekten.ben olamamaktan , pergel olmaktan..çırpınıyo ruhumun her köşesi, çırpınıyo ama işe yaramıyo.işte zorlayanda bu ya.umarsız beyinlerin manifestosu..
daha fazlası olmuyo sonra belki.. 

11 Aralık 2010 Cumartesi

doğudan kuzeye...

ince bir haykırışla yüzüme gülücükle yansıyan her zaman ki pozitron ifadeyle içimden çığlıklar yüksele yüksele bindim uçağa...5 ay olmuştu..direnemediğimiz zamanın hızıyla,düşününce bana da kısa ama aslında belki 1 milyon yıl...komşunun oğlu askerden çabuk gelir ya uzaktakine gurbet sadece kelime anlamıdır ya...öyleydi işte..hiç bilmediğim bi dünyayı yaşamaya geleli anadolu jet in hıc rahat olmayan koltuklarından bulutları ermenistan üzerinden seyredeli 5 ay olmuştu..
-boşver abla 1-2 ay dişini sık sona dön.
--abartma en az 6 ay burdayım
--abla 6 ay azmı..hayat akıyo yaa..
kardeşimden duymayı en çok istediğim kelimelerdi bunlar..birsürü bekledığım anda bana destek olmayan yada beklesemde destege ıhtıyacıımı bellı etmedığım ama en asıl en önemlı en gusel anda kurulmus bu tek cumle hayatım boyunca hep takılı kalıcak aklımda...az degildi 6 ay hiç az degil..hayatının tüm farkındasızlıklarını farketmek için,adiyi ve serefsizi hıc görmedıgını anlamak ıcın,yeni insanlar kesfetmek yenı dunyalarda yasamaya alışmak fıskıyelı park gordum diye sevınmek için...az degıl di savasmak ıcın gereksiz oldgunu bıle bıle direnmek için...bin kötunun ıcındekı 1 ıyıye sıgınmak bın kotuyu gormemek ıcın elinden geleni yapmak ve kabulleniş için ...az degıldı pes etmek ıcın...az degildi gurbet kelimesındeki 'bet' i görmek için...duyumsamak ıcın...sinestezyayla yasamak ıcın...sonunu bile bile her yenı gune umutla baslamak için..action sız gecen saatleri saymak için...
az degıldı yüzler görmek kendi yuzunu unutmak için....
sevmediğim  sevemediğim ankara da annem ve  babamın samimi sıcaklıkları ilk anda ankara gibi soğuk ve uzak geldi bana..her zaman ıstedıklerı kızları yoktu..ortalıklarda dolanan onlara en özenlı yemeklerını yapan babasına meyve salataları köpuklu kahve yapan...kucaklarına atlayıp palyaco olan..yuzlerını guldurmek ıcın her yolu deneyen kızlarını onlar güldürmeye calısıyolardı...
sabrı ogrendıgımı sanarken cok gerıde unuttugumu farkettım kavak trafiginde..direksiyon basında hep yuzu gulen kız da degıldım artık...trafıgı seven sıkılmayan aglayan yuzu gulen o kıvırcık saclı deli dolu kız yoktu....
sapsarı saclarını özenle duzlestıren  suratı makyaj dolu topuklu ayakkabılar giyip hayde lili eşliğinde oynayan bu kız kimdi..nerdeydi kalbi temiz sacları kıvırcık ustu bası paspal hayata isyankar ama yuregı umut dolu aybike...
yeşilliklerden dagları secemedıgımız yukseldıkce huzur buldugum yukseldıkce temiz havayı hissettiğim hissettikçe yaşama keyfiyle dolduğum kesikkaya yoluydu hayata dönüşüm...benliğime dönüşüm...zamanın hızı bile uzmedi benı...gecmiş üzmedi..özletti yüzümü gülümsetti...ırmak yormadı..bocekler korkutmadı...
babamın o ırmaga baktıkca neler hıssettıgını dusundum...belki babası nasihat vermişti ona su tasın üstünde..annesinin yemeklerini ulasma ümidiyle yorgunluğunu unutmuştu belki su yamaçta..korkusuzca atlamış üşüdüğünü hissetmemişti belki şu gölette...benim babam yanımda akıl vermesi için dizi basımı beklıyo belki,annem yemeklerını yemem ıcın hasretle gözume bakıyo bı kasık daha yıyeyım dıye...bu kadar yeter demene ragmen bı kasık daha koyan tek insandır anne..milyonlarca ögrencisine yanlarında sigara ıcmeleri ıcın yalvaran ama kızının tenine zarar gelmesinden herşeyden cok korkan tek insandır baba...
huzursuz olmak için tek bir neden yoktu...kafam boştu...mutluluğun sarhosluğu kısa sürücekti...bunu bilirken kısa zamanın değerini iliklerine kadar hissetmemen içinse hiç bi neden yoktu...

yazımın devamı kuzeyden doğuya ile yakında görüşmek üzere...şimdilik bu kdr...okumadan düzeltmeden postluyorum....

25 Ekim 2010 Pazartesi

ÖzleDimS

özledim 1
yemek yapıp onu çağırmayı  bütün yemeklerımı begenmesini,beraber dizi ızlemeyı hatta en uyuz oldugum sey olan gömmleklerını ütülemeyi bazen kavga etmeyı ama hep canımla beraber olmayı özledıım..








Özledim 2

odamın kapısından ıcerıye albeni uzatmasını karısık odam ıcın hergun edebi yazılar yazıp benı utandırmasını bizi 15gunde bir sinemaya götürmesini arada birde olsa yüzünün gülmesini pazar sabahlarını o sabahlardakı oyunlarımızı müzigimizi bestelerimizi özledim....













Özledim 3
o güzelliğini,yeşil gözlerini anneeeeem demeyi,çoğu zaman beni kızdırmasını ama 5 dk sona anne oldugunu hatırlamasını hıc unutmamasını ,sakızıma kdr düşünmesini su böreğini kahvaltılarını bana her sabah usenmeden kızarttıgı patatesi ,beni çok sevmesini özledim....








Özledim 4

Buraya sığmaz...yetmez...özlemek canımı acıtıyo artık...fazla özledim ...












Özledim 5
beni hep anlamasını konusmama grk duymamasını itiraz etmemesini hayattakı bı ınsanın basına gelebılıcek en ıyı dostu tek ümidimi solmicak tek  ümidi ben, hıc kırmayan tek insanı bu an ı bu fotografı çook hemde çok özledim....









devami gelicek şimdilik bu kdr...özlemsizlikten degıl  vakıtsızlıkten..

22 Ekim 2010 Cuma

en fazla ne kdr özlenirse istanbul...
güzel aslında en azında max a ulstık fazlası yok...
hep öyle olmadımı hep en baskın duygularla yaklastım ıstanbula
cokk uzak kaldım
cok gıtmek ıstedım
cok engellendım
cok kendımı durdurdum
cok savas verdım
cok tanımadım
cok sevdım
cok tanıdım
daha cok sevdım
cok kostum cok yoruldum cok bunaldım ama çokk  sevdım
hayatımda en fazla en derin en vazgecıllmez askı ıstanbula verdım .hiç bir erkek onun ustune cıkamadı hıc kımse daha buyuk bı ask yasatamadık bana askın ne oldugunu ben istanbulla ogrendım
çok caçuk gıttım cok cabuk alıstım
cok kopamadım
cok zayıfladım
cok agladım
çok çırpındım
çok vazgectım
cok aglattım
çok direndim
çok koştum koşturdum
cok guzel oldu hersey
cok guzel oldu duzenım
cok ani koptum
çok ani uzaklastım
çok çok çook özledım en fazlası daha fazlası yok
korkuyorum gittigimde çok korkmaktan korkuyorum....

RÜYA

Gördügü güzel bir rüyanin etkisinde uyandi çocuk yagmurlu bir günün sabahina! Sarildigi yorgani üzerinden kaymisti ve üsüyordu! Yagmurun sesi daha bir mahmurluk veriyordu çocuga. Azicik daha uyusaydiya ne olurduki belki gene rüya görürdü! Belki yine onu görürdü! Yüzünde hafif bir tebessümle tam uykuya birakacakti ki kendini dur dedi birisi dur uyuma! O birisi içindeki histi! Rüyalar uyanilmak içindir nede olsa! Her rüya bitmek üzere baslar ve son bulur! Yüzde bazen buruk bir gülümseyis belkide gözyasi gemileri birakir! Önemli degildir rüyalar ,yasanmisliklar daha sonrasinda! Yaz bitmistir ama yeniden gelecektir eninde ve sonunda...

vakit nakitse kaybedilmemelidir:)))))

madem yazmayı sefiyorum o halde yazmalıyım
madem yazıyorum o halde artık bı blog hesabı acmanın vaktı geldıde gecıyo
onlıne yerlere yazmayı pek sefmem ben aslında kagıdın kalemın tadını vermez ve nedense azda olsa bı gerı cekılır ınsan duzen verır dusuncelerıne oysa ben savruk olmak ıstıyorum..savrugum çünkü,hayatım savruk düşüncelerim de öyle...öyle yapmazsam ben olmam...böyle olmadıkları halde böyle yazanları sevmıyorum bende babam gibi..oda sevmez bırak oldugu gıbı kalsın dusuncelerın derdi hep...savruksan öle kalsın..elleme...dokunmaa dokunulmazki zaten dusuncelere...istemekle dokunmakla ellemekle kurcalamakla degısebılıcek bışiy degılki dusunceler...sen ıstedıgın hale getıremezsın kı onları...öyle dusunmek ıstesende buna belkı baskalarını ınandırabılırsın ama kendını asla...beynın ızın vermz buna..oyusden dokunma bozma hersey gibi dusuncelerıde yapaylastırma...bırak barı onlar dogal kalsın....sade kalsın...senin kalsın....
bırak ki yüreğin kağıdın aklına düşsün..mürekkebin koyuluğuna karışsın içindeki karanlık düşünceler.. düğümler....